16 Mart 2012 Cuma

Adenoid Hynkelin Konusmasi


Merhaba düsünebilen elitler ve koyunlar,

Hynkel'in Konusmasi
Üzgünüm ama ben bir imparator olmak istemiyorum - bu beni ilgilendirmiyor - kimseyi yönetmek yada fethetmek istemiyorum. Mümünkse herkese, yahudi olan yada olmayana, siyahlara, beyazlara yardim etmeliyim. Hepimiz birbirimize yardim etmek isteriz, insanlar böyledir.

Hepimiz birbirimizin mutlulugu icin yasamak isteriz, sefaleti icin degil. Birbirimizden nefret etmek yada horgörmek istemeyiz. Bu dünyada herkese yer var ve dünyanin kaynaklari herkese yetecek kadar zengin.

Yasamin sekli özgür ve güzel olabilir.

Fakat biz (dogru) yolu kaybettik.

Acgözlülük insanlarin ruhunu zehirledi - dünyayi nefretle sardi - kaz yürüyüsünde sefalete ve katlima sürükledi.

Hizi gelistirdik fakat kendimizi icine hapsettik: makinalasma bize bolluk getirdikce yoksulluga sürüklendik. Bilgimiz bizi süpheci, zekamiz ise sert ve kaba yapti. Cok düsünüyor fakat az hissediyoruz: makinalasmadan cok insanliga ihtiyacimiz var; zekilesmekten cok nezakete ve sefkate ihtiyacimiz var. Bu nitelikler olmadan yasam vahsilesecek ve hersey yok olacak.

Ucak ve radyo bizi birbirimize dahada yakinlastirdi. Tüm bu buluslarin dogasi insanin iyiligi icin, evrensel bir kardesligin ve birligin hepimize olan yarari icin bagiriyor. Suan bile sesim dünyadaki bir cok insana, milyonlarca caresiz erkege, kadina ve cocuklara  ulasiyor,  masumlari hapsettiren ve iskence ettiren bir sistemin kurbani olanlar. Beni duyabilenlere "Umutusuzluga kapilmayin" diyorum.

Üzerimize gelmekte olan sefalet sadece acgözlülügün, acinin ve insanligin gelisiminden korkanlarin eseri: insanlarin nefreti gececek ve diktatörler ölecek ve insanlardan aldiklari güc tekrar insanlara geri dönecek, insanlar yok olana kadarda hürriyet asla yok olmayacak.

Askerler - sizi kurban eden, ölüme yollayan, kölelestiren, hayatinizi kontrol altina alan, ne söyleyip ne düsüneceginizi söyleyen, size istediklerini yediren ve ölümüne calistiran ve birer sigir sürüsü gibi davranan canavarlara kendinizi teslim etmeyin.

Kendinizi bu insanlik disi davrananlara, makina gibi olanlara ve makina gibi zihini ve kalbi olanlara  teslim etmeyin. Sizler makina degilsiniz. Sizler sigir sürüsü degilsiniz. Sizler INSANSINIZ. Hepinizin kalbinde insanliga olan sevginiz var. Nefret etmiyorsunuz - sadece sevilmeyenler nefret eder. Sadece sevilmeyen ve insan olamayanlar. Askerler - kölelik icin degil, özgürlük icin savasin.
Saint Luke'un 17. ayetinde "Tanrinin kralligi insanin icindedir" diye yazar - bir kiside yada bir grupta degil - tüm insanlarda - sizin icinizde, siz insanlarin icinde.

Gücü siz insanlar barindiriyorsunuz, makinalari yapmak icin, mutluluk yaratmak icin. Siz insanlardaki gücünüz ile hayati özgür ve güzel yapabilir, bu hayati muhtesem bir maceraya dönüstürebilirsiniz. O zaman demokrasi adina gelin bu gücü kullanalim - gelin birleselim. Gelin yeni bir dünya icin savasalim, daha saygin bir dünyada herkese calisma sansi tanimak ve gelecekteki güvenliginizi saglamak icin. Bu SÖZlerle canavarlar gücü sizden elde ettiler fakat yalan söylüyorlar. Sözlerini yerine getirmiyorlar, aslada getirmeyecekler. Diktatörler kendilerini özgür kilarken insanlari kölelestiriyor. Simdi gelin bu SÖZü yerine getirmek icin savasalim. Gelin dünyayi özgür kilmak, ulusal sinirlari kaldirmak, acgözlülügü, nefreti ve  hosgörüsüzlügü yok etmek icin savasalim. Gelin dünyevi bir neden icin savasalim, bilimin ve gelismenin insanligi mutluluga götürecegi bir dünya icin.

Askerler - demokrasi adina, gelin birleselim!

-------------------------------------------------------------------------------
Evet, konusma gercekten cok güzel, ic acici, ilham verici, sürükleyici, heyecan verici ve en önemliside körükleyici! Ilk yariya kadar gecekten güzel gidiyor fakat sona dogru tekrar ayni noktaya geri dönüyor: Savas! Bugün bile yapilan savaslarin nedeni "Özgürlük" yada "Demokrasi" getirmek icin degilmi? Diger diktatörlerde ayni seyi ayni mazeretler altinda yaymaya ugrasmiyorlarmiydi? Demokrasi ve Özgürlük.... Daima sanki eksiklermis gibi elde etmek icin koyunlarin pesinden kostugu sey. Aslada özgürlügü elde edemeyecekler, nedenmi, cünkü yaptiklari tek sey savasarak bunu bir baskasina devretmek. Baska bir mazeret yada isim altinda, kendilerine yeni yalanlar uydurarak, yani "YENI" olan seyin önemini dile getirerek. Tüm savasin ardindanda "gelisme" adi altinda bir ilerleme kaydedildigi hayali ile hersey tekrar sil bastan baslar: Restart Matrix/Yeni Lideri Bul/Dediklerini Yap/Itaat Et/Öl [Run] Enter. Gelisme dendigi zaman akla sanki "ilerleme" yani sürekli yukari dogru devam eden bir hareketlenme varmis gibi bir his dogar! Bir gelismenin asagiya yani terse dogru isleyebiliyor olmasi koyunlarin asla idrak edemiyecegi bir konseptir. Bu nedenlede "gelisme" yada "ilerleme" kelimelerinin yarattigi ilüzyon cok cekicidir! Kadim tarihi ve arkeolojiyi iyi incelerseniz önceki uluslarin bizim suanki teknolojimizden cok daha üstün bir teknolojiye sahip olmus olduklarini görürsünüz. Bu nedenlede halen kimse piramitlerin nasil yapilmis oldugunu yada binlerce tonluk sütünlarin nasil hareket ettirlmis oldugu üzerine kesin bir sey söyleyemiyor. Neden? Cünkü bugünkü insanlar sadece kendilerinkine esdeger yada alt bir teknolojiyi idrak edebiliyorlar. Bilinenin ötesi ise "Maji", "Magick" yada "Sihir" olarak tasrif ediliyor. Yani insanlik aslinda bir ilerleme kaydediyor, fakat aslinda bu ilerleme geriye dogru, yani ilkellige! Cünkü problemler halen onlari yaratmis olan ayni bilinc sistemi ile cözülmeye calisiliyor. Buda gittikce isin dahada kötüye dogru "ilerlemesine" neden oluyor. Lafi fazla uzatmadan gelin Charlie Chaplinin mimiklerini inceleyelim. Bakalim dediklerine kendiside inaniyormu!  
Burada "Askerler - gelin birleselim" diye bagirdigi ani görüyoruz. Yüz ifadesine ve gözlerine bakin! Bir sevinc isiltisi varmi? Basari hissi? Dogruyu yaptigi hissi? 
Bu anda halk onun konusmasi karsisinda bagiriyor, alkisliyor, coskuya kapiliyor, hepsi yeni bir UMUT ile dolmus. Ya Charlie'nin yüzü?! Neden bir tepki veremiyor? Neden sevinemiyor? Neden heyecanlanmiyor? Yaptigi sey dogru degilmiydi yoksa? 
Artik elide acik degil! Aniden kapatiyor. Avucunu actiginda bir UMUT dalgasi yaratmisti ve halk cosmaya baslamisti. Ne oldu birden bire, neden avucunu kapatti? Aklina ne geldi? Gözleri düsünüyor oldugunu belirtiyor. Bu tavir basarili bir konusmacinin yapacagi seymi? Istedigini elde etmis olan bir politikaci böylemi davranirdi? Halki costurup istenilen hedefe yöneltmek amac degilmiydi?
Ohhh Charlie ne oldu sanaaaa? Evde ocagin altini kapatmayimi unuttun? Neden sevinmiyorsun? iyi birsey yaptin iste, artik halk sana bayiliyor. Senin dedigini harfiyen uygulamaya hazirlar. Baglamanin en kralini cektin. Mükemmeldin. Peki neden elin basinda? Sence yaptigin bir hatamiydi yani? 

Bu hareketin ne manaya geldigini sanirim bu resim cok iyi izah edebiliyor. Evet, Charlie aslinda yaptigi konusma ile aslinda hicbirseyi degistirmedigini idrak etti. Kendini Hitlerin karsiti olarak göstermeye calisti fakat sonuc yinede degismedi. Nedenmi? Cünkü anladiki insanlar yine bir liderin pesine takilacak ve onun sundugu ideolojiyi oturtmak icin savasacaklar. Önceden tarlayi korumak icindi, simdi ise özgürlük ve demokrasi icin. Oyuncular ve efektler ayni sadece sahne farkli. Yani koyunlara sadece bir konsept ve bunu oturtmak icin onlarin "yararina" gibi görünen bir neden sunarsaniz daima bunun ugruna savasmaya hazir olurlar, hemde istisnasiz. Neden peki? Cünkü koyunlar sürü psikolojisinde yasarken yaptiklarini daima toplum adina diye nitelendirerek hakli cikmaya calisirlar. Koyunlar düsünmeyen ve sorumluluk alma yetisi olmayan bir sürü olduklari icin daima bunu yapabilecek yetiye sahip bir cobana ihtiyac duyarlar, istisnasiz bir sekilde hemde! Koyunlar sahsi özgürlügün ne oldugu hususunda kisitli bir anlayisa sahiptirler, bu nedenlede bu anlayisi hakli cikarmak icin sürüler halinde yasamayi ve beraber karar vermeyi tercih ederler. Özgürlük anlayislarinin disindaki davranislari ise siddet ile bastirmayi öngörürüler. Örnegin disarida bir kafedesiniz ve esinizle beraber sarmas dolassiniz, belkide öpüsüyorsunuz, sadece caniniz istedigi icin, özgür oldugunuz icin. Peki bunu yapinca ne oluyor? Etraftaki koyunlar yan yan bakmaya, mirildanmaya ve öksürmeye basliyorlar, hatta bazen "aile var" ayaklari yapip yaptiginizi bölmeye calisiyorlar, cünkü aynisini kendileri yapamiyorlar, bu yüzdende sizde yapamamalisiniz! Sürünün icsel asimilasyon mekanizmasi böyle isliyor. Eger sürüye uymazsaniz sikayet yada siddete maruz kalirsiniz. Cünkü koyunlara onlari umursamadiginizi ve özgür oldugunuzu belli ederseniz size verecekleri ilk tepkide bu olacaktir! Düzene uy yada defol.  Koyunlari en cok kizdiran sey onlara özgürce yaptiginiz hareketlerinizle aslinda özgür olmadiklarini ima yada tasdik etmektir.
Dünyadaki tüm liderler koyunlarin bu davranislarini iyi bildikleri icin koyunlari yönetmenin bircok yolunu bilmektedirler. Hayirseverler koyunlarin davranislarini tamamen ve ayrintili bicimde incelemek icin yillardir onlari psikoljik testlere tabi tutmuslardir. Asirlardir desek daha dogru. Böylece yönetilmek istemeleri icin gereken herseyi tedarik ederler. Bunun en önemlisi ise verilen sözlere dolu bir paket ve üzerinde kocaman bir UMUT kurdelasi. Liderler daima halkin istedigi yalanlari dogrudan yüzlerine söylerler. Buna kisaca Arz-Talep diyelim. Liderler eger gercekleri oldugu gibi ortaya cikarsalardi koyunlar ne yapardi? Sokaklarda vahsi birer sigir gibi kosturur ve siddete basvururlardi, cünkü gercekleri bilmek yerine hayal ve umutlarla dolu bir hayati yasamak onlar icin daha kolaydir. Bu yüzdende kendilerine her denileni yapmaya daima hazirdirlar. Yeterki onlari realiteden uzak tutun! Bir lider olarak yaptiklariniz icin daima bir sebep yada günah kecisi bulabilirsiniz. En kötüsü bir intihar yada sex skandali senaryosu düzenleyip ortadan kaybolursunuz :-). Sonuc olarak yerinize yeni bir lider gelir ve bu hep böyle devam eder. Cünkü koyunlar coban bagimlisidir, onsuz nereye gideceklerini, ne yapacaklarini ve nasil "ilerleyeceklerini" bilemezler. Karanlikta kaybolmus bir sürü gibi saga sola carpar, ucurumlardan düserler! Coban onlarin "isigidir", yol gösterendir!
Simdide Hitleri ele alalim. Bakin nasil konusuyor. Hayatinizda görebileceginiz en profesyonel hipnoterapistlerden biri. Fikirlerini aciklarken nasilda heyecan dolu. Gücün kendine dogru aktigini nasilda hissediyor. Neredeyse kendinen gececek gibi. Kendini konusmasina adamis ve hayalini gerceklestirmesine az kalmis gibi bir tavirda.
Elini yumruk yapmis ve ne istedigini bilen Lider statüsünü koyunlara sergiliyor. Sert ve kararli. Tam bir cobanin olmasi gerektigi gibi. Haaaaayt Ulaaaaan!!! Kadir Inanir gibi cakarim suratinin ortasina dercesine.
Istedigimi alacagim, kralini tanimam tripleri. Koyunlarin en sevdigi sey: Statü Sergileme. Koyunlar daima kendilerinden üstün bir kisiligin yolunu izlemek isterler, cünkü onun karsisinda kendilerini daima "aciz" görürüler ve onun fikirlerini kutsal sayilacak bir önemle kabul ederler. Liderdeki kendine güven ve kararlilik koyunlari ona ceken en önemli etkenlerden biridir. Koyunlar daima "ben kimimki?" yalani ile kendilerini kandirip bir liderin pesinden kosmayi, yani kisisel sorumluluk almaktan kacmak icin hayatlari üzerine verilebilecek kararlari bir baskasina devretmeyi secerler. Bugün bu sisteme Demokrasi deniyor, yani halkin yönettigi devlel sistemi. Bu yalanada tek kelime ile sadece gülünmesi gerektigini belirtmek lazim. Bi saniye... Muhahahahahahahaahaaaaaaaaaa. Tamam, rahatladim. Neyse Demokrasi konusunu bir dahaki yazimda inceleriz.
Hangisini Hitler alegorisi olarak algilardiniz? Tabiki firavunu! Cünkü o koyunlar gibi gücü baskasina vermek yerine "elinde tutmaya calisiyor". El hareketleri yeterince acik ve net bir sekilde belli etmiyormu? Gercek is adamlarinin dergilerdeki resimlerine bakin! Nasil duruyorlar.
Ciddi, kendinden emin ve kendini korumayi biliyor!
Insanlar liderlere yapisirlar cünkü kendilerini korumak icin gereken sorumlulugu almaktan kacinirlar. Tipki günes tutulmasinda (okültasyon) yasanilanlar gibi: halk "Nasil?" yerine "Neden?" diye sormustu.

Neden:  bilginin otoriteden geldigini kasteder. Nasil: bilginin sahsi tecrübelerden geldigini kasteder. Eger o zamanlarda kafalarini yukari kaldirip, tipki bilgelerin yapmis oldugu gibi "Nasil?" diye sormus olsalardi, bilirlerdi.  Ancak bunun yerine "Neden?" diye sorup "Nasil"'i bilenin pesine takilmaya basladilar. Hicbir medyatik karakter size 11.Eylül.2001 WTC saldirisinin "Nasil" yapildigini anlatmayacak, sadece "Neden"'i anlatacak!!

Bunun sebebi "Nasil"'i ögrenirken "Neden"'in önemini yitirmesidir. Koyunlar daima "Neden" diye sorar ve cevapta "iste bu yüzden....." diye izah edilir. Bu tarz bir sorgulama metodu ilede asla "Sebebi" ögrenemeyecek, onun yerine istenilen etkinin saglanmasinda rol oynayacaksiniz. 

Örnek 1: Diyelimki bir adada arkadasinizla gezerken aniden saldirganin biri onun kafasina silahi dayayip beynini patlatiyor. Tepki vermek icin sadece saniyeleriniz var. Duygusal olmayi secerek neden günes tanrisinin sudan cikip elinden firlattigi ates topu ile arkadasinizi öldürdügünü sorarsiniz. Bu sizin saldirgani sanki sizin bir Tanriymis gibi kabul etmenize neden olur. Ardindan sizi köle gemisine alip pamuk tarlalarinda ölene kadar calistirmaya götürür. Mantiginizin size belirtecegi gibi bu tip bir durumda cogunlukla vurulacaksinizdir. Veya, saldirganin elindeki silaha atilip dikkatini dagitarak kacmayi ve böylecede hayatinizi kurtarmayi denersiniz.

Örnek 2: Borca battiniz. Buda sizi devleti bunun nedeni olarak görmeye itiyor. Protesto etmeye basliyorsunuz. Mantiginizin size belirtecegi gibi bu tip bir durumda cogunlukla vurulacaksinizdir. Veya, duygusalligi birakip mantikli düsünmeye baslar ve "Nasil bu duruma geldim?" diye düsünürsünüz! Böylece herkesin borc almasi ile devletin Senet'e olan ihtiyacinin daha cok arttiginin farkina varirsiniz. Daha cok Senet, daha cok para basilmasi demektir, daha cok basilincada paranin degeri düser. Mantiginiz size acikca belirtecegi gibi, eger borca batmis iseniz devlet gözündeki degeriniz SIFIR'a düsmüstür cünkü net degeriniz artik negatif sayilar göstermektedir ve ne olursa olsun borcunuzu kapatmaniz gerekir. Böylece sorumluluk alarak borcu tekrar borc almadan ödemenin yolunu ararsiniz.

Örnek 3: Dünya,  git gide dahada  artan nüfus tarafindan, petrol ve diger kaynaklar ugruna, elverisliligi ve insanlarin teknolojiye bagimliligi yüzünden sömürülüyor. Tepki verebilmeniz icin sadece bir kac seneniz var. Burada Duygusal takilip "Neden dünya daha cok yasam imkani veremiyor?" diye sorarsiniz. Buda sizi yesil teknoloji, temiz kömür ve organikci hipilere dogru yöneltir.

Tipki gögüs kanserinden ölmüs olan annenizi kurtarmaya calsirken icat ettiginiz gibi teknolojiler üretip bunlarin reklamlarini yapmaya baslarsiniz. Simdi herkes birer yesil kurdela takiyor ve recycle ve yeniden kullanma akimlarina katiliyor, fakat kimse DÜZÜSMEYI birakmiyor!! Yakinda gezegende recycle'in bile yardim edemeyeceginden fazla insan olacak. Recycle yada yeniden kullanma tipki bir tabagin kirini temizlemek gibi birsey. Fakat yiyecek olmadiktan sonra tabaginda bir önemi kalmiyor.

Insanlar yeterince olmadigi yiyecek bulamiyorlar. Bu yüzdende insanlar son dünya savasinda elde kalmis olan son verimli kaynaklari ele gecirmek icin savasiyorlar. Nükleer füzeler zaten artik verimliligini yitirmis bölgelere atiliyor. Herkes ölüyor. Mantiginizin size belirtecegi gibi bu tip bir durumda cogunlukla vurulacaksinizdir. Veya, mantigi secip sebebin ana kaynagini belirlersiniz, bu seferde karsiniza cikacak sey insanlarin kendisi olur. Yemeklerine, sularina ve soluduklari havaya zehir sikarsiniz ve sadece akilli ve güclü olanlarin (dogal seleksiyon) hayatta kalmasini saglarsiniz.

9/11 saldirisi gibi bir zihin kontrolü ile halki korkuya sürükler ve savasa gitmelerini saglarsiniz, öyleki, catsimalar asla planlananin ötesinde bir sekilde eskale olmazlar. Yasanan trajediyi sebep göstererek istatistiksel "katliam" rakamini gereken düzeye cikarmaya baslarsiniz. Medyada size yardimci olur. Ölü sayilarini eksik verir yada hic vermezsiniz. Cölde, dagda, tundralarda veya corak bölgelerde askerleri savastirip birbirlerini öldürtürken tarim alanlarini bu islemin disinda tutarsiniz! Ayni zamanda elitler bu savaslar sirasinda millet ölürken elde ettikleri kaynaklari hayatta kalmak icin kullanirlar cünkü elitler dostunuzdur ve size hayatta kalmayi ögretecek tek hocaniz onlardir, sürü halinde takilan sigirlar degil! Mantigin yolunu secerek hükmedebilirsiniz.

Örnek 1: Mantik= Hayatta kalma. Hayatta kaldiniz cünkü saldirgani ortadan kaldirarak hayati tehlikeyi izole etmis oldunuz. Yani kendi hayatiniz icin sorumluluk aldiniz. Duygusal= Ölüm. Korkunuzdan karsinizdaki saldirgani kendinizden üstün gördünüz. Saldirgana tepki vererek hayatinizi korumak yerine hayatta kalmaniz üzerine karar hakkini ona devrettiniz.

Örnek 2: Mantik= Hayatta kalma. Hayatta kaldiniz cünkü borctan kurtularak problemi izole ettiniz. Yani kendi hayatiniz icin sorumluluk aldiniz. Duygusal= Ölüm. Korkunuzdan borclu oldugunuz kisiyi yada kurumu kendinizden üstün gördünüz. Kisi yada kuruma tepki vererek hayatinizi korumak yerine hayatta kalmaniz üzerine karar hakkini ona devrettiniz.

Örnek 3: Mantik= Hayatta kalma. Hayatta kaldiniz cünkü koyunlari yok ederek problemi izole ettiniz. Yani kendi hayatiniz icin sorumluluk aldiniz. Duygusal= Ölüm. Korkunuzdan koyunlari kendinzden üstün gördünüz. Koyunlara tepki vererek hayatinizi kurtarmak yerine onlara hayatiniz üzerine karar verme hakkini devrettiniz.

Örnek 4: Günes Tutulmasi - Korku yüzünden, insanlar kücük yerlesim bölgelerinde kendilerine bakabilecek kaynaklarla, beraber ve harmoni icinde, kendilerini doga bilimine adayarak yasayabilecekleri yerde sehirlesmis, dinlerle ve otoriter okul sistemleri ile doktrine edilmis politik idari makamlara yani kendilerinden üstün gördükleri Tanrilara hayatlarinin gidisati üzerine karar verme hakkini devretmis oldular.


 
 
Bilgi ve düsünme vasitasi ile neyin kendinize zararli olup olmadigini ve kendinizi nasil koruyabileceginizi bilebilirsiniz, eger bu görevi baskasina devrederseniz size ne olacaginada o karar verecektir!! Koyunlar ister bir liderin yaninda istersede karsisinda dursunlar, her iki durumdada öleceklerdir! Koyunlar daima icinde bulunduklari döngüde kurban gitmeye devam edeceklerdir ve onlari kurtarmak icin yapabilecek hicbir seyiniz yok. Bunu kabullenin. Eger kendilerine yardimlari yoksa, onlara yardim ile yapacaginiz tek sey kendinize yük almak olur. Son zamanlardaki "Gelin birlik olalim", "Hepimiz kardesiz", "Biriz" ve benzeri spiritüel akimlar sadece yeni bir dini ve küresel yönetim sistemini oturtmak icin uygulanan bir Psy-Ops yani zihin programlama. Iyi düsünürseniz disardaki bircok insanla ayni yerde olmayi, kucaklasmayi yada irtibata gecmeyi dahi istemiyorsunuz, cünkü seciyorsunuz! (Herhangi bir egitim almamis bir tasrali ile bir Sabanci üyesini kucaklasirken görebileceginizi düsünebiliyormusunuz? Gercekci olun!) Bu durumda tüm bu "bir olalim" hikayesine nasil bir anlam getirmeyi düsünüyorsunuz? El ele vererek yeni bir dünya kurmayimi? Dünkü acgözlü, kiskanc ve kolaya kacanlarin bugün bunun tam tersi olacaklarindan sizi bu kadar emin yapan nedir? Sadece öyle olduklarini söylemelerimi? Konseptlerin ne oldugu ve gercekte neyi mana ettiklerini iyi düsünün! Zaten hepimiz BIRiz, ayni evrensel kaynaktaniz, yanitekrar BIR olmamiza gerek yok! Zaten hepimiz ayni gezegenin cocuklariyiz, yani bunu isitip isitip satmayada gerek yok. Birlik ve beraberlige gelince öncelikle bunun somut ortamda (realite) nasil olabilecegi üzerine iyice kafa yorun. Kiskanclik ve acgözlülük kavrami yeni ütopyada nasil bertaraf edilecek? En önemlisi ise kim yönetecek ve neden yönetmeli? Yönetim olmalimi? Gercekten ilerlemenin tek yolu bilinen konseptlerin disinda bir bilincle düsünmek ve hareket etmektir. Yahudilik-Hristiyanlik-islam sadece büyük bir Sirketin kollaridir, yani hepsi ayni sey ve yönetenlerde ayni. Kendinizle dalga gecirtmeyin! Asagidaki sarkilari dinleyin ve rahatlayin biraz. :-) 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder