Merhaba Moronlar,
Setiturkish'ten bir baska paylasim. Konu aslinda cok önemli ancak medya bu tip hususlari sanki bile bile es geciyor, herhalde yeterince sasirtici degil. Ancak bu haberin medyada cikmasi ile koyunlarin hemen ne yapacagini sanirim tahmin edebilirsiniz! Siginak yapmaya hücummmm.... Dünyanin dört bir yaninda anarsi kol geziyor ancak medyaya göre hersey güllük güneslik. Neyse yorumlarimi (italic) olarak koyuyorum.
-------------------------
Dünyanın bir çok bölgesinde depreme ve nükleer saldırılara dayanıklı depolar ve sığınaklar tüm hızıyla yapılmaya devam ediyor, üstelik bu sığınak ve depoların sayısı 100 leri buluyor. Işte o depolardan biri Norveç’in Svalbard takimadasında donmuş bir dağın 130 metre altında inşa edildi.
Svalbard dünya tohum deposu adı verilen tesisin,dünyanın çeşitli yerlerinden getirilecek 4.5 milyon tohumu saklama ve insanın neden olduğu doğal felaketlerden koruma kapasitesine sahip.
Nükleer saldırılarada dayanıklı olan bu tesis,kuzey kutbuna 1000 km mesafede inşa edildi. Hava sıcaklığını bazı tohumların 1000 yıl yaşayabildiği -18 dereceye kadar düşürülebiliyor.
Bu depoların ve sığınakların ne amaçla yapıldığı gibi farklı farklı yorum getirenler mevcut. Özellikle öne çıkanlar 2012 bekletisi yaşayanlar ve küresel ısınma sonucu gerek duyulduğunu sananlar.
Dikkat ederseniz nükleer saldırılara karşı savunmalı yapılar bunlar, küresel ısınma ile alakasız. Küresel ısınma ve soğuma dünyada defalarca yaşandı. Simdiki durum biraz daha hızlandırıcı bir etkide, insanlarin fosil yakıtlarını kullanmalarından kaynaklanan bir karbondioksit salınımı mevcut olsada bu yapıların küresel ısınmayla alakalı olamayacağını düşünenler, araştıranlar anlayacaktır.
Hele 2012 saçmalığına ne demeli, gerzekler bunun için siteler, forumlar kurmuşlar 2012 de DNA yapısının 12 sarmala çıkacağından, başka bir boyuta geçeceklerinden evet başka bir boyuta geçeceksiniz eşek cenneti boyutuna :D Uzaylı ırklarla tanışacaklarından tutunda foton kuşağına girmemize ve uzaylı ırkların 2012 yi bekleyenlere yardım edeceğine( eğer yardımları olacaksa bu sizi yok etmekde hızlı ve acısız bir yardım olabilir ) gibi tartışma başlıkları açmışlar.(Tabi diger medeniyetlerin isi gücü yok, gelip bize bakicilik yapacaklar. Sonrasinda durum tipki Sodomdaki Tanrinin iki elcisine tecavüz gibi bir seyle sonlanir herhalde. Hayir yani, adamlar parlak! :-). Kendine ve hemcinsine saygisi olmayan vahsi bir irka kimin saygisi olabilir?)
Dini sitelere baktığımda yine bildik değişmez enstrümanlar; "allahtan başka kimse geleceği bilemez" , "tanrı inananları koruyacak", "bir altın çağ yaşanacak", "2012 ciler şeytan tarikatı", "bir üst üyeye topluca dua etmeler". (Altin cag, yani Satya Yuga 2012 manyaklarinin düsündügü gibi birsey olsaydi keske, fakat es gectikleri önemli bir husus var: tüm caglar bir döngü icerisinde art arda iniyor ve cikiyorlar. Suan icinde bulundugumuz Demir yada yeni Baslamis Bronz caginin ardindan öncelikle Gümüs ve onunda ardindan Altin Cag gelmekte. Fakat bu caglar, ismi üzerinde Cag, bir yasam zarfinda gelismiyor! Yani Altin Cag hayalleri kuran koyuncuklari yine hüsran bekliyor. 2012 gelecek ve gececek, fakat dünün bugünden bir farki olmayacak, cünkü bu sadece bir tarih!)
Peki ya medya, medyada yukarıda saydıklarımdan farklı bir şey söylemiyor, tek gerçek var o da uyarılmadır. (Haber okuyan yada dinleyenin ne algiladigi önemlidir. Mal gibi bakip, sadece "ehe ehe ne güsel yapmislar diimiii" diyen sigirlar az degil)
Rutgers üniversitesi biyologlarından Richard Ebrighta göre ABD de 300 kurum ve 12000 kişi biyolojik saldırı için kullanılabilecek patojenlere ulaşabilecek konumdadır. Biyolojik saldırılar için ABD hükümeti 500 e yakın ulusal saglık enstitüsü araştırma bursu vermektedir. Bunlar olası bir terör saldırısı veya savaş maskesi altında meşrulaştırılmaktadır.
Belli çevrelerin biyolojik saldırı için harcadığı dolarların nerdeyse tamamı genetik mühendisliğine gitmektedir.
İlginç bir şey daha var svalbvard tohum deposu kime ait dersiniz-bill gates ve rockefeller vakfı-na ait. (Paranin öneminin kalmadigi bir dönemde kontrolü saglamanin tek yolu yiyecek ve su kaynaklarini kontrol altina almaktan gecer. Yani kaynaga kim sahipse onun düdügü öter. Ayni depodan yakin zamanda Türkiyedede yapildi! Eger bu kaynaklara sahipseniz "elimde bu kadar var" diyerek, nüfusu istenilen miktara cekebilmek icin gereksiz olanlari acliktan ölmeye terk edersiniz, bunada dogal seleksiyon denir, yani güclü ve zeki olan hayatta kalir. Nestle gibi bir firma neden durup dururken SU satisina basladi acaba??!!)
F. William Engdahl,’’yıkımın tohumları, genetik mühendisliğin gizli ajandası’’[seeds of destruction, the hidden agenda of genetic manipulation] yazarıdır. Aynı zamanda anglo amerikan petrol siyaseti ve yeni dünya düzeni kitaplarınında yazarıdır. Yazılarına şu adresten ulaşabilirsiniz. (Bilgi icin okuyun, inanmak icin degil! Disarida bircok yaniltici yazar, site yada video var. Okuyun ve karsilastirin!)
Rockefeller vakfı nın ve zengin diğer finans kurumlarının 1920 den beri genetik olarak üstün ırk yaratmayı kamu oyundan saklayabilmek için kullandıkları öjenik daha sonraları genetik mühendisliğide denen projelerdir. Naziler buna Ari (Aryan, mavi gözlü, sarisin, beyaz tenli) üstün ırk demişlerdir.
Nazilerin öjeniğini de, rockefeller vakfı tarafından finanse edilmişti.
Yine 2012 demişken geçen sene vizyona giren 2012 filmi aklıma geldi, Sony pictures in hazırladığı bu film cok büyük reklamlar yaptı, hatta amerikada dağların içinde bir sığınak yapıldığı, bu sığınağa özel insanların haricinde loto çekilişiylede insan kabul edileceği haberleri ve loto başvurusu için birde web sitesi kuruldu. Sitenin adı the IHC. the Institute for Human Continuity. Sitede, sözde insan soyunun devamlılığı için uğraşan ve araştırmalar, makaleler yayımlayan bilimadamları sığınağa loto çekilişi ile insanları kabul ediyor. şimdi baktımda 23.023.631 loto başvurusu yapılmış :-). (Hadi diyelim kurtuldunuz, sonra? Akabinde sizi ne bekliyor olacak? Hergün size yemek verip bos bos kösedemi oturtacaklar yani! O siginaklara girenleri, kölelik ve genetik deneyler bekliyor olmasin??!! Nazilerde ayni sekilde vaatlerde bulunmuslardi. Cocuklara siginak sunacaklarini ve savastan koruyacaklarini söylemislerdi. Sonuc olarak MK-Ultra ]Zihin Kontrolü] denemelerini yapabilecekleri bir Robot sürüsüne sahip oldular. Hazir konmaya calisan herzaman sömürülür!)
Yani bir şekilde önceden uyarılar hep verildi ve hala verilmeye devam ediyor, bir kıyamet öyle yada böyle cok kısa bir süre içinde yaşanacak gibi, bu kıyametten zararı en azla kurtulanlar, sürüden ayrılmış kişiler olacaktır. (kisisel sorumluluk sahibi olan ve dilenmeyenler)
Belli çevrelerce çekilen filmlerin, yarışma programlarının ve yazılan kitapların coğunluğu kıyamet senaryolarıyla dolu, ne yapılması gerektiğinide mesajlarda veriyorlar. (Bunlarin cogu yinede amplifikasyon yada propaganda amacli, yani koyunlari tirstirip belirli ürünleri almalari icin. Medya DAIMA amplifikatif haberler yayinlayarak insanlarin duygusal reaksiyon vermelerini saglar. Kiyamet kopacak, ev fiyatlari düsecek, o zaman satin gibi haberler mesela. Depremler cogaliyor sigorta yaptirin. Su baskinlari artiyor sigorta yaptirin. Su azaliyor, borsada su firmalarina yatirim yapin. Asterodi carpabilir, catinizi saglamlastirin. :-)
Mortage kredileriyle ev alanları gördükce gülmekten yerlere yatıyorum, çok yakın çevremdeki kişilerde bunlara dahil, onlar uyarıyı göremiyorsa, farklı değillerse, yok olmaları gerekiyorsa bunun için üzülmem aksine memmun olurum. Manzaralı bir daire nasıl alınır yerine, sığınaklar nasıl oluşturulur kendi sığınagınız nasıl yapılır bu konuda biraz bilgi vermek istiyorum. (Bir ev icin alinan kredi yaklasik 20-30 senede sanki kira ödüyormuscasina ödensede sonuc olarak 300.000TL almissaniz geriye aslinda 600.000TL ödüyorsunuz. Enflasyon ve faiz miktarlari bu rakama getiriyor! Buna NEMENOMICS denir. Bir ara izah ederim bunu. Kredi bitiminde ise ev artik 30 senelik oldugu icin satisa ciktiginda 200.000TL dahi etmiyor. Yani BORC parayla yapilan bir ölü yatirim. 30 sene kira ödeseniz evin masraflari ve vergisi mal sahibine ait oluyor ve ev eskidigi zaman yeni bir eve geciyorsunuz. Sanki cocugunuza birakacak olsaniz siz geberdikten sonra O evi satmayacak gibi bir hayal dünyasindasiniz.)
Eğer köy yerinde şehirden uzak yerlerde araziniz varsa en iyisidir, mümkün olduğunca yerin altında ideal olanı 70 metre altında sıgınak oluşturmaktır veya kayalık bir yerde seçilebilir, bu bir tepe yada dağ yamacıda olabilir. Köleleri kullanarak buralarda mekanlar oluşturabilirsiniz, duvar kalınlığı enaz 60 cm beton, 75 cm tuğla yada 90 cm sıkıştırılmış toprak veya eşdeğer malzeme kullanılmalıdır.
Sığınağın girişi demir kapılı ve en az bir dik açı dönüşlü olmalıdır.
Sığınağın çeşidi ne olursa olsun,hem mekanik hemde tabii havalandırma ile yeterli olmalı,havalandırmada radyoaktif tozlar ile kimyasal gazların içeriye girişini önleyici filtre sistemi kullanılmalıdır.
Sığınağın havasını bozmayacak aydınlatma tertibatı kullanılmalıdır.
Gereksiz eşya konulmamalıdır, dışarıyla haberleşme tertibatı sağlanmalı,yangınlara karşı gerekli önlemler alınmalı, yemekleri pişirmede gaz ocağı tercih edilmeli ve oksijeni azaltmamak için zorunlu hallerde kullanılmalıdır. (Gereksiz esyalardan kasit: TV, Playstation, Müzik seti, camasir makinesi, makyaj takimi, topuklu ayakkabi serisi, el cantalari, losyonlar, vazolar, bardak takimlari, danteller...... sanirim en cok yer tasarrufu iceri kadin sokulmazsa saglanabilir. :-)
Sığınağa yeteri kadar gıda, sağlık malzemesi ve gerekli araç gereç temin edilmelidir. Kirlenmiş araziden gelindiğinde, sığınaga girmeden evvel gerekli temizlik yapılmalıdır.
Arazisi veya böyle bir imkanı olmayanlar için klasik ve nükleer silahlara karşı kullanılacak, sığınma yerleri mümkünse bodrum katlarında, dışarıya penceresi az tavan ve duvarları sağlam yerlerden seçilmeli, kapı ve pencereleri kum torbaları ile takviye edilmelidir.
Sıgınma yeri olarak seçilecek mahalin sığınak kadar koruyucu olmayacagı kesindir, ama seçilecek bu yerlerin mümkün olduğu kadar sığınaktaki özellikleri taşımasına gayret edin.
İçeceklerin kapalı kaplarda, yiyeceklerin konserve şeklinde bulundurmaya dikkat edin.
Yine zorunlu bulunduracagınız malzemeler:
Yatak malzemesi, yemek pişirmek için gaz ocağı, çöpleri koymak için ağzı kapalı çöp bidonu, basit aletler, tamir takımı, pilli radyo ve yedek piller, saat, kitap ve bazı eğlence malzemeleri, mümkünse basit radyasyon ölçme aleti, gaz maskesi ve mevsime göre şahsi giyim eşyaları, temizlik ve tuvalet malzemeleri.
Havalandırma sistemlerini satın almanız daha uygun.
Nükleer kış teorisini dahi gölgede bırakacak yeni bir çalışmaya göre, küçük çaplı bölgesel bir nükleer savaş dünyada yaşamı etkilemeye yetecek. Iklim ve nüfus modellemeleri, iki komşu ülke arasında nükleer silah kullanılması halinde anında milyonlarca insanın ölebileceğini gösteriyor. Nükleer savaşı takip eden günlerde ise nükleer bulut tüm yeryüzünü kaplayarak dünyanın yapay bir kışa girmesine, hava sıcaklığınin aniden düşmesi ve akabinde küresel bir kıtlıgin baslamasina sebep olabilir. (Sanirim en büyük problem atom denemelerinden dolayi zaten zayiflamis olan atmosferin günesin radyasyonlarini artik filtreleyememesinden dolayi olusacak yanma! Yani belirli bir dönem gündüzleri disari cikmak imkansizlasabilir, taki atmosfer yani doga ana kendini yenileyene kadar.)
Araştırmada orta kuşakta oluşacak bir nükleer savaşta, atom bombalarının patlamasıyla tahta, plastik ve diğer yanıcı ürünlerin alev alacağı düşünülüyor. Bu dev yangının 5 milyon ton hacminde bir duman çıkaracagı ve en az 10 yıl atmosferın stratosfer tabakasında kalacağı öngörülüyor. (Gecenlerde Atmosferin Termosfer tabakasi ani bir sekilde cöküse ugradi. Cok nadir bir olay olmasada bu seferki ani cöküs bilim adamlarinin halen ne kadar az bildigini gösterdi. Kimse günesin düsük seviyede islerken böyle bir olayin nasil gerceklesebildigini aciklayamadi. Termosfer günes isinlari ile dogrudan iliskide olan en yüksek tabakadir ve özelliklede Extrem Ultra Violet isinlari süzer!)
Soğuyan dünyada tarım ürünlerinin yetismesi sadece ekvatoral bölgelerde mümkün olabilecegi icin dünya genelinde bir kıtlık ve akabinde toplam nüfusun yaklasık %90 nının aclıktan ölmesi mümkün.
Ve günümüzde bölgesel nükleer savaşların çıkma ihtimali nedir, en olası kuzey kore-japonya yada kuzey kore-güney kore, iran-israil veya iran-israil-ABD, yine hindistan-pakistan bunlar en muhtemel bölgeler. (Iran ve Kuzey Kore benim favorilerim, keske bunun icinde bir iddaa yapilabilseydi.)
İnsan nüfusunu azaltma projelerinden sadece bir tanesi bu, hayatta kalanlar insan olduğumuz için fiziki güçten daha ziyade aklını kullananlar olacaktır, gereksinim duyulan yeni nesilde bunlardan oluşacaktır.
Sonuçta kimse kimseye zorla bir şey yapmıyor, önünüzde seçim bırakılıyor, buna ister doğal seleksiyon diyelim ister özgür irade isterseniz şans diyelim. Gerçek şu ki farklıysan özelsindir, farklıysan değerlisindir, yaratıcısındır.
(Tabi yinede biraz gercekci olalim, yani tüm bu uyarilara kulak verildigi halde yinede yok olma ihtimali aslinda oldukca yüksek! Ancak denemedende görmek imkansiz. Ben sahsen nükleer bir savasin cikacagindan pek emin degilim ancak endüstriyel gazlarin atmosferi etkiledigi ve zayiflattigi bir gercek. Yani yakin zamanda deri kanserlerinde olusacak artista sanirim bunu destekliyor olacak. Optimist olarak bakarsak, ne olursa olsun, arastiranlar icin sürpriz olmayacak! Ancak koyunlar neler olduguna dair hicbir fikirleri olmadan saga sola kacisirken seyretmek oldukca zevkli olacak gibi. Ancak SEN ne yapman gerektigini bileceksin! Enjoy the show)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder