Antik Roma’da köle ve gladyatör olan spartacüs,diğer bir adı Trakyalı.(Hemserim, Kesanlidir kendisi)
1.Sezonunu 2 günde bitirip o zamandan beri takip ettigim kendisine kitleyen Sürükleyici bir dizi! Diziyi kısaca anlatmak gerekirse; genelde bir çoğunun bildiği gladyatör savaşları, arenalar vs.
Cokca erotizm kullanılmış, ölmek, acı cektirmenin cok normalmis gibi yansıtıldigi bir dizi.
13 bölümlük dizide özel efektleri cıktıgınızda geriye sadece dualizm kalıyor. Erkek-dişi, ölmek-yaşamak, zengin-fakir, soylu-köle.
Enki’nin daha önce paylaştığı ‘’sevgi daima koşulludur’’ yazısını destekleyecek argümanları görsel olarak izleyebileceğiniz bir yapıt.
Trakyalı yani spartacus,köle olarak gladyator okuluna satılır, spartacüsten istenen, efendisine itaat etmesi ve arena dövüşlerine hazırlanmasıdır. Içinde bulunduğu ortam ve olaylar ister istemez bu istekler karşısında ona boyun eğdirtir.
Garip olan ise roma vatandaşlarının ve gördüğünüz diğer karakterlerin tam bir sığır sürüsü olması.
Spartacus bu sürüyü kullanmak yerine sol literatüründe olan bir girişimde bulunuyor, köleleri yani sığırları kurtarmak istiyor, dizinin sonundada bunu yapıyor. (Hurraaa, kahraman spartacüs, kurtaricimiz, hmm bu hikaye bana cok tanidik geldi!) Hayatının diğer kısmını diziye eklememişler, onuda ben ekliyeyim.
Köleleri ayaklandırıp roma soylularına karşı başkaldıran spartacus hayatının kalan kısmını hep kaçarak yaşamıştır. M.Ö. 70 li yıllarda ayaklanan köleler kılıçtan geçirilmiştir, Romalı general Pompeius spartacüs ve adamlarını yakalamış ve yakaladıklarını appia yolu boyunca çarmıha germiştir.
Ha antik roma ha günümüz, arada pek fazla fark yok!
13 bölümlük bu dizide verilmek istenen o kadar cok mesaj varki izlemenizi tavsiye ederim.
--------------------------
Bende biraz su antik savasci filmleri yada dizileri üzerine yazayim.
Bu tür filmler özelliklede en son cikanlar: 300 Spartali, Centurion, The Last Legion, Truva.... Erkeklere asker olmanin verdigi gururu ve savasmanin yarattigi cesareti asilar. Yani bu filmlerdeki konular, ki cogunlukla ya hayal ürünüler yada carpitilmis bir kompozisyona sahipler. Ancak dedigim gibi önemli olan filmlerin konusu degil, verdikleri bilincalti mesajlari.
300 Spartali: "Vahsi dogaya birakilan cocuk, zorluklara gögüs gererek hayatta kalir ve evine bir SPARTALI olarak geri döner. Döndügünde ise herkes onu "SAYGI" ile selamlar. Sadece sert ve güclü olan kendine "spartali" dedirtebilir. Karsi ordudaki en iyi dögüscülere karsi savasip "en güzel ölüm" dedigimiz sekilde ölmek isterim. Spartali ölene kadar savasir ve asla boyun egmez. Af yok, esir almak yok!
Centurion: Ben bir Roma askeriyim ve "asla boyun egmem". Ya "birlikte savasiriz" yada dagitilip tek tek öldürülürüz! "Roma ugruna herzaman ölmeye hazirim"!
Sanirim bu kadar mesaj yeter. Sonuc olarak verilmek istenen sey erkeklerin asker olmayi "gurur, cesaret ve güc" ile karsilastirmalaridir. Bugünkü yasam durumunada bakarsaniz bu üc kavrami baska türlü nasil elde edebilecegini bilemeyen koyunlar bu tip mesajlari "keske savas ciksada dalsak" gibi bir zihinle algilamaya baslarlar. Filmlerdeki kasli ve güclü savasci tipler etraflarindaki hurilerde tabiki isin tuzu biberi olur. Kadinlar güclü erkeklere bayilir mesaji. Ayrica sürekli olarak yapilan "birsey ugruna ölme" mesajlarida koyunlarin bilincaltlarinda programlanmasini saglar ve bu sigirlar bunun farkina bile varamaz. Bu tip filmleri seyreden sigirlari sinemadan ciktiktan sonra bir izleyin, hepsi gögsü kabarik bir sekilde sanki ellerine kilici kalkani verseler hemen ataga gececek gibidirler. Yani o an icin bile olsa kendilerini bir "kahraman" gibi birsey zannederler. Birde su "o hatunu elde etmek icin gücünü sergilemelisin" mesajida tabi cabasi.
(Erkeeeeeek!! Dijital animasyonlu kaslarini yerim senin, hele o bagirisin yokmu! Tüm kadinlarin aklinda kalan ender savas filmlerinden, sakin 300 kasli erkek yüzünden olmasin?! :-)
(Kan ve Kum, Iste bir askeeeer, haaayyyt :-)
Ayrica son zamanlaradki diger savas filmleri: Er Ryan'i kurtarma, Pacific, Pearl Harbor gibi savas filmleride düsmana asla af göstermeden "yok etme" geregini asilar. Yakarak, bombalayarak, agir makinelilerle vurarak, girtlaklarini keserek vs. Arayada bir iki tane ask sahnesi sokularak yine kadinlarin aslinda herseyi nasil boka sürükledigide örtbas edilmis olur. Örnegin Truva filmi, tüm kargasa bir kadinin kocasini terk edip truvaya gelmek istemesi ile basliyor. Yani erkekler yine bir vajina ugruna binlerce insan katlediyor. Tarihteki savaslarin cogu zaten ya Tanri ugruna yada bir vajina ugruna yapilmistir! Bircok filmlerede savasci kadin modelleri araya sokularak kadinlarinda cesaretli ve güclü olabilecegi ihtimali satiliyor, ancak arada savasan erkeklerin kendi yandaslarini kurtarmak yerine sürekli olarak kadin savasciyi kurtarmaya calismalarida bircok ekstra kayiba neden oluyor, fakat bu ayrinti yine kadinin güzelligi nedeni ile es geciliyor. Yani erkek kadini ugruna hayatini vermeli mesajida burada veriliyor.
(Senin icin ölünmezmi be güzelim! Film savastan cok ask muhakemesi gibi.)
(Burada kim dikkati cekiyor erkekmi yoksa kadinmi?) [Fight or Die]
Eskiden kadinlar yüksek mertebeleri sayesinde ordulari yönetirlerdi ve asker erkeklerini korunmalari ugruna feda ederlerdi. Tipki ari kovanindaki arilarin kraliceleri ugruna kamikaze dalisi yapmalari gibi.
(Su kralice icin ölünmezmi? :-)
Iste bugün erkekler yine savasa ve "erkeklik" icin gerekli cesarete bu tip bilincalti mesajlar ile programlaniyorlar. Basinmi dertte o zaman saldir! Baska bir alternatif sanki yokmus gibi bir düsünce asilaniyor. Neden filmlerdeki tipler hep kasli ve atletik sizce? O zamanlar erkekler sanki hergün haltermi kaldiriyorlardi? Hergün joggingmi yapiyorlardi? Görüntü sadece "iste erkek dedigin böyle olur" mesajini vermek icin. 300 filmini seyreden kadinlarin gözlerindeki isiltiyi gören erkeklerde bu programlamayi aninda benimsiyorlar. Erkek savscidir, güclüdür, koruyandir ve gerekirse hayatini dahi verir. Konu tabi savasta ölmek olunca cennetteki huri masali ilede askerler sanki onlari öteki tarafta bir harem bekliyor zannederek seve seve ölüme kosarlar. Peki su sehitlige can atanlara "ya, ölen bedenin burada kalinca öteki tarafta o hurileri ne ile becermeyi düsünüyorsun?" diye sorunca alinan cevap tabiki "bana yeniden bir beden verilecek" olur. Ah canimmmm, kisaca niyazi oluyorsun cevabi cok agir geldigi icin kendilerine uydurulan hikayelere inanmak sanirim daha hos oluyor.
(Eminmisiniz? Gercek hayatta bu kadar hatuna sahip olamayan biri icin inandirici bir hikaye. Önce hangisi ile baslasam acaba... muhahahahaaa)
Simdi iyi dinleyin sapsallar, dünyada bulunan tüm silahlar sadece insanlarin birbirlerini bile bile öldürüp nüfusu azaltmasi ve ekonomi ile dogal kaynaklari ayakta tutabilmesi icindir! Ülke baskanlari bir araya geldiklerinde ne konusuyorlar saniyorsunuz? Hava durumu, petrol boru hatlari? Cikacak savaslar ile yapilacak ekonomik canliliklar üzerine konusuyorlar. Nereye ne kadar silah lazim, hangi yol izlenecek, para nereden gelecek, kimlere silah verilecek, kimler ortadan kaldirilacak, ne kadar süre devam edecek, medya ne yayinlayacak.... Yapilan imza törenleri sadece koyunlarin izlemesi icin yapilan bir show. Insanlarin degeri borsada ölcülür ve asiri insan eger ic pazarda üretim yapamiyorsa ve "devlet bize yardim etsin" diye yalvariyorsa ülkenin borsadaki degerinide düsürür. Bunun üzerine ya bir ic savas, ya bir pandemi yada yapay bir afet ile bir nüfus azaltimi uygulanir. Savas alanlarinin neresi olduguna hic dikkat ettinizmi? Kesinlikle dogal kaynaklara zarar verebilecek alanlar secilmez. Dag basi, corak topraklar, deniz kenari gibi yerler koyunlarin birbirlerini karsilikli katletmeleri icin bicilmis kaftandir.
(Bakin ordu nerede? Verimsiz bir cayir alaninda! Canakkale.)
Simdi su koyunlara verilen oyuncaklar bir kenara, esas para parapsikoloji, psionik ve stellar atis güclerine yatirilir. Yani bir ülke gercektende baska bir ülkeyi ele gecirmek istese eldeki teknoloji ile o ülkenin insanlarini bir kac dakikada paralize etmesi, deprem yada firtinalarla ezip gecmesi veya uydular yolu ile zihinlerini iflas ettirmesi artik sadece bir dügmelik bir islem. Ancak amac bu degil ve bu silahlar koyunlar icin kullanilmak üzere gelistirilmedi. Yani ordularin yaklasik 50 senedir halen ayni tarz silah kullanmalari hickimseyi meraklandirmiyormu? Onca bilim adami gizli laboratuarlarinda askeriye icin ne tür arastirmalar yapiyor diye bir düsünen yokmu? 50 sene yahu, yuh artik, halen ayni G3, MG3, M16 yada Kalasnikof. Yani halen bir lazer silah icad edilemedimi? Halen bir plazma kalkani yapilamadimi? Cebinizde IPhone ile gezerken halen bu tip icatlarin olabilme ihtimalini göz önüne alamiyormusunuz? Bir baska yazimdada artik neden düsük kalibreli silahlarin kullanilmaya baslandigini yazmistim, onuda siz bulun!
(Leonidasim benim, kos ve savas, hemennnnn)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder