8 Mart 2012 Perşembe

Insanlarin Maymunlardan Ne Farki Var! Evrim?


Bu yaziya maymunlar üzerinde yapilmis olan bir denemeyi yazmakla baslamaya karar verdim. Cünkü insanlarin yaptigi ile onlarin yaptigi arasinda bir fark görmek gercekten zor!
Baslangicta bir kafese 5 maymun koyulur. Kafesin icerisinde, tavan asili bir muz ve altindada bir merdiven bulunur. Cok gecmeden maymunlardan biri muza ersimek icin merdiveni kullanmayi dener ve merdivene dokundugu anda diger diger maymunlar soguk su ile spreylenirler.
Bir süre sonra tekrar baska bir maymun ayni seyi dener ve sonucta digerleri tekrar soguk su ile spreylenir. Cok yakindada hicbir maymun merdiveni kullanmayi denemez. Simdi, soguk suyu islemden kaldiriyoruz. Kafesteki maymunlardan birini disari alip yeni bir maymunu iceri koyuyoruz. Yeni maymun hemen merdiveni kullanip muza ulasmaya calisir ve bunu denemeye kalktigi anda diger maymunlar tarafindan saldiriya ugrar. Birkac denemeden ve saldiridan sonra eger merdivene tirmanmaya calisirsa her defasinda saldiriya ugrayacagini anladigindan bu denemesinden vazgecer.
Ardindan, orjinal 4 maymundan biri tekrar yeni birisi ile degistirilir. Yeni gelen merdivene gider ve digerleri tarafindan saldiriya ugrarken ondan önceki yeni gelmis olan maymunda gruba katilarak büyük bir cosku ile saldiriya katilir. Ayni sekilde 3., 4. ve 5. maymunlarda yenileri ile degistirilir. Her seferinde yeni gelen maymun merdivene ulasmaya calistigi anda saldiriya ugrar. Maymunlarin bir cogu ise neden muza ulasmalarinin engellendigini veya neden yeni gelen maymuna yapilan saldiriya katildiklari konusunda bir fikre sahip degildirler.
Tüm orjinal maymunlarin degistirilmesinin ardindan, kalan hicbir maymun aslinda soguk su ile spreylenmemistir. Buna ragmen hicbir maymun merdivene cikip muzu almayada calismaz. Peki neden?
Cünkü tek bildikleri bunun böyle oldugu ve hep böyle yapilmis oldugudur!
Genel toplumsal hayat kavrami cogunlukla bu sekilde olusur: dogum, okul (egitim), is bulma, evlenme, bir araba sahibi olmak, bir ev sahibi olmak, belki bir diploma sahibi olmak, 60-65 e kadar calismak, arada bir torunlarla oynamak ve ardindan köseye cekilip ölümü beklemek. 
Egitim sabahin 7 si ile 7:30 gu arasinda baslar ve bilim adamlarinin dedigine göre cocuklar uykusuz ve gözleri davul gibi iken daha iyi anlayabiliyorlarmis. Tabi kimsede cikip "ya, kim bu bilim adamlari" diye sormayi pek gerekli görmüyor! Cünkü nasilsa bilim adamlari herzaman insanlik adina calisir düsüncesi kafalara kazinmis bir ideolojidir. TV deki yakisikli doktor amca tercihi olan dis macunu gösterdigi zaman herkes onu almayi sanki bir görev bilir. TV deki güzel ve seksi doktor hanim ise tercih ettigi bakim ürünlerini gösterdigi zamanda bayanlar markete gittiklerinde ilk almalari gereken seyin bu ürünler oldugunu bilirler. Kimsede yagmur ormaninda veya savanalarda yasayanlarin nasil oluyorda normal dislere veya tene sahip olabildiklerini sorgulamayi önemli görmez. Cünkü onlar doktor diye birsey bilmezler ve yaptiklari sadece ilkel bir bakimda ibarettir. Gercektenmi? 
Dikkat ederseniz her cikan yeni ürün kendinden bir önceki ürünü asagi veya ise yaramaz olarak karaliyor ve yeni ürünün satisini arttirmayi hedefliyor. Fakat yinede kimse "madem ise yaramiyordu, neden sattiniz?" diye bir soruda sormuyor. Sigara ürünlerindeki "müsteri hizmetleri" numarasini arayip ne sorabiliriz acaba? Bu numaralar neye hizmet icin? Kanser olabilmek icin günde en az kac paket icmem lazim? Yakinlarimi bagimlisi yapabilmek icin ne tür bir taktik uygulamaliyim? Cocugum olmuyor, acaba bu sizin ürününüz yüzündenmi? gibi sorular icin herhalde. Ürünleri kullandiginiz sürece soru sormamaniz daha iyi, cünkü ürünü kullanmak icin aliyorsunuz sorgulamak icin degil.
Peki insanlarin hayatini kim düzene veya bir sekile sokuyor? Insanlarin kendilerimi yoksa toplummu? Elbette toplum! Fakat buna neden izin verildigini sorgulayan insan sayisi cok az. Yani, hakkimda ne konusurlar, bana nasil bakarlar gibi düsünceler insanlari topluma ayak uydurmaya zorluyor ve bu tarzda insanlarin bilinclerinden cok bilincaltlari ile yönetilmesi saglaniyor. Sorgulayan kisiler toplum tarafindan dislanma riski ile ya bir kopma yada bir alaya alinma baskisi altina giriyorlar. Bu kisilerede daha cok kara koyun lakabi takilir. Toplumsal kavramlari yani din, adetler, töreler ve buna benzer davranislari sorgulayanlar toplumun düsmani olarak görülmeye baslar. Yani onlar kimki yürüyen bir sistemi sorgulasinlar. Bu tip insanlarda zaten tarihte sirf "baris icinde, beraber ve düsünerek" yasayin dedikleri icin öldürülmüslerdi. Tabi hak etmislerdi cünkü toplumun degerlerini sorgulamaya baslamislardi ve buda sistemin desifre olmasina neden olabilirdi.
Herkes bir evrimden bahsediyor, isiga dogru, gelecege dogru, teknolojiye dogru olan bir evrimden. Peki bunun gerceklesmesinin imkani konusunda herhangi bir fikir yürütebilen varmi? Toplum, nasilsa birileri bir sekilde birseyler yapar ve bizde meyvesini yeriz mantigi ile hareket ettigi icin, evrimi yakalamalari gercektende mümkünmü? Veya söyle soralim; evrimi yakalamis olanlar geride kalmis olanlari yanlarina almak zorundalarmi? Yani evrime ulasmak icin cabalamis, okumus, düsünmüs, üretmis ve basariya ulasmis olanlarin tüm bu emeklerini hazira konmayi bekleyen bir toplumla paylasmak isteyecegine gercekten inanabiliyormusunuz? Yani bir toplumun "bireyi" olarak bu kadar safmisiniz?
Bize niye zarar versinlerki? Bizi neden öldürsünlerki? Bize neden zulüm etsinlerki? Bizi neden ezmeye calissinlarki? gibi sorulari soran toplumun koyun üyeleri herhangi bir evrimi elde etmeyi gercekten hak ediyorlarmi? 
Kisilik problemi olan bir toplumun ilerlemesini nasil destekleyebilirsiniz? Daha fazla okullami? Daha fazla is imkani ilemi? Daha fazla ulasim imkani ilemi? Daha fazla futbol kanali ilemi? Daha fazla pembe diziler ilemi? Daha fazla yardim hatlari ilemi? Daha fazla yardim kurumlari ilemi? Daha fazla hizmet ilemi? Devlet bize yardim etsin diyen herkesin ayagina kosarakmi? Daha fazla silah alarakmi? Daha fazla bor alarakmi? Böyle daha yüzlerce soru yazmak mümkün! Fakat hicbirin bir cözüm getirmedigi zaten belli. Cünkü pozitif bir ilerleme kaydedemeyen bir sistemi yamalar ile ayakta tutmakla ilerlemenin bir imkani yoktur! Bu sadece tikleyen bombanin sesini kisar ama yinede bombayi etkisiz hale getirmez!
Uluslar 4 asamali bir sistemle yürütülür:
Demoralizasyon, Destabilizasyon, Kriz ve Normalizasyon asamalari bu sistemin ayakta kalamsi icin gerekli olan "beyin yikama" islemini gerceklestirir. Bugün kriz durumundaki sistemde toplum bireyleri gerceklerden o kadar uzaklasmis bir konumdadirlarki, zorla bir toplama kampina dahi götürülüp gezdirilseler bunu gercek oldugunu ancak kapilarinin kirilip askerlerin botlariyla kafalarini yere bastirdigi ana kadar kabul etmezler. Ülkenin siniri disinda olan bir savas onlarin kapisinin önünde olmadigi sürece bunu normal karsilarlar. Ölen insan sayilarinida TV den izleyip "vay be" dedikten sonrada kanali degistirir ve farkinda olmadan duygusuz bir tavirda bulunurlar. Ekonominin cökeceginin haberlerini verseniz dahi, önlem almaktan cok son saniyesine kadar umutla bir düzelme beklerler. Kendilerine sunulan bir politik lider ise degisim ve yenilik sözleri vererek halki "umuda" baglar, ki neredeyse hicbir verilmis söz yerine getirilmez, kimsede karsi gelmez, istesede ne yapacagini bilmez!

TV dizileri eskileri (12 Eylül) hatirlatarak, toplumda bir yeniden programlama teknigi uygular ve gelecek olan olaylara karsi bir hazirlik icin bilincaltina mesaj yollar. Medyadaki hükümet ve ordu krizleri ilede bu mesajlar saglam temellere oturtulur. Tabi herkes TV de gördügü seyleri gercekle bagdastiramayacak kadar gerceklerden uzaklastiklari icin kendilerini neyin bekledigi konusunda hicbir fikre sahip olmazlar. Üstteki fotografa dikkate ederseniz oyuncularin tepeden bakar bir hali var, yani halki sanki kücümsercesine bir tavir icindeler. En öndede bir bayanin durmasi ve erkeklerin arka planda olmasida bir tesadüf degil!
Kisacasi bu yasanilan kriz sonucunda bir "Normalizasyon" islemi uygulanacak ve yine bir nüfus azaltimi saglanacak. Bu islemde halk, bunlarin sistemi eski haline getirmek icin gerekli olan adimlar olduguna ikna edilecek ve böylece kimse sesini cikarmayacak. Bu olaylardan sonra uzun bir normal sistem sürecinden sonra tekrar ayni olaylar tekerrür edecek ve tekrar bir sil bastan yasanacak. Yani sonu olmayan bir dairenin icerisinde dönülmeye devam edilecek. Tipki koyunlarin yuvarlak bir cit icerisinde bir cikis kapisi aramaya calismalari gibi. Fakat her restart aslinda sistemin dahada kötüye gitmesini saglayacak ve daha kötüye ve daha daha kötüye. Sebep ise toplumun gün gectikce kendisine olan güvenini yitirmesinden ve gerceklerden uzaklasmasindan kaynaklaniyor. Yani artik neredeyse herkes sanki Alice Harikalar Diyarinda gibi yasamaya basliyor. "Birsey olmaz" mantigi ilede hayatlarina devam ediyorlar. Yönlerini kaybetmis olan toplum bireyleride artik ne yapacaklarini bilemedikleri icin toplumsal bir bunalima itilirler ve yeni tür kisilikler belirmeye baslar:
LIGHT ERKEKLER
HOMOSEKSÜELLER
SIKI DOSTLAR :-)
KENDINI BIR TÜRLÜ YETERLI GÖREMEYENLER
PATRON VEYA ISCILER
SOKAK CETELERI VE MÜZIK GRUPLARI
CINSIYETI KAYBOLANLAR
DOGUSTAN SAVASCI OLANLAR
OBEZLER
 
BEDAVAYA AKIN EDEN SORUMSUZ TEMBELLER
Daha bircok örnek var ve sanirim daha fazlasina gerek yok. Problem suki halkin bu seyleri ya görmezden gelmesi yada "normal" karsilamasi ve nedenini arastirmamasi. Peki arastirmamis olanlari biraz aydinlatalim.
Escinsellik: Doganin asiri üremeye karsi uyguladigi bir depopülasyon sistemidir. Ayni escinsel iliskiler dogada asiri üremis olan hayvan sürülerindede görülmektedir.
Bulemi: Toplumun kizlara daha kücük yastan itibaren uyguladigi zihinsel baski ve bunla bagli olan "yetersizlik" hissi!
Light erkekler: Sorumluluk almak yerine evde kalip eve yemek getirme görevini kadina teslim etmeyi kabul eden varliklar.
Ceteler: Ailelerin yanlis egitimi ve toplumun uyguladigi "senden adam olmaz" baskisi. Eger cocuk serseri olmussa ebeveynler sanki bununla hic alakalari yokmus gibi bir davranisa, eger cocuk basarili isede böbürlenici bir davranisa baslarlar. Asla hata onlarda degildir!
Obezler: Yanlis beslenme ve buna karsi bir önlem almak yerine girtlaklarinin keyfini düsünen ve günde on kisinin yedigi yemeyi yerken ac olanlari umursamayacak kadar insanliktan cikmis olan varliklar. Obez=Ucube!
Bedavacilar: Asla üretkenligi ögrenmemis, amnezi ile büyümüs olan halkin alt tabaka diye nitelendirdigi yiyici kesim. Egitim eksikligi ve yanlis yönledirme ayrica gereksiz dogumlar bu grubun artisinda büyük önem tasir. Bu grubun yok edilmesi yillarca devletler tarafindan cesitli savas, yapay afetler (HAARP, EISCAT), virüsler ve kazara bombalamalar ile sürdürlmektedir. En son örnekte Haiti idi. Bir vurusta yaklasik 100.000 kisi öldü. Suclu olan doga ana, tabi canim, herzamanki gibi. ABD de sirf yardim olsun diye askeri birlikleri oraya yigiyor! Bakalim yarin öbürgün cetelerle savasiyoruz diye kac kisiyi daha "siyah" olduklari icin kursuna dizecekler ve ölenleri yine "terörist" olarak lanse edecekler.
Hala bir sey ögrenemiyoruz ve hala bir beklentideyiz ama neyi bekledigimizi bile bilmiyoruz. Beklenti hep "yukardan", bu ister devlet baba olsun ister tanri. Kimse bir farkliliga gecmenin hayalini dahi kuramayacak kadar hipnotize olmus vaziyette. 2-3 sene icerisinde yasanacak olan yeni "dogal" afetler ise kimseyi ilgilendirmiyor gibi. Devletler ve gizli tarikatlar dünya nüfusunu 1 milyarin altina indirmeye o kadar kararlilarki, koyunlarin "ne yapalim" sorusuna karsi "ne olur birsey yapmayinda yok olun" demekten baska bir sey kalmiyor. 
Al Gore klima problemi üzerine yaptigi konferanslarda olusacak "yapay" afetleri önceden gösterdi zaten ama herkes öyle bir sey yok diyerek olayi görmezden geldi. Dogru, bilim adamlari küresel bir isinmanin olmadigini kanitladilar ancak bu afetler gerceklesmeye baslayinca halk kime inanacak yalanlayan bilim adamlarinami Al Gore´a mi? Hersey planli ve programli bir sekilde ilerliyor ve kesinlikle tesadüfi bir olay gerceklesmiyor! Ne bir tesadüf nede bir istisna söz konusu. Tüm olaylar planlanmis bir zincirleme reaksiyonun parcasi. Ekonomi cöküp halk banka kapilarinda kuyruk olusturdugu zaman tarihin nasil tekerrür ettigini yine göreceksiniz fakat halk yine dersini almamis olacak. Cünkü hic almadilar ve bu yüzdende köle olmaya mecburlar ve efendileri ne dersede onu yapmak zorundalar. 
Yani koyunlara televizyonda, TV frekanslari ve renkleri ile nasil hipnotize edildiklerini anlatsaniz bile araya giren reklamlari izlemeye devam edecek kadar bir akla sahiptirler. Canli yayinda evlerine polisiye veya askeri bir baskin olsa TV deyim diye sevinecek kadar uyusmus olanlarida mevcuttur. Birde ell sallayip selamda yollarlar. Bence en iyisi DIJITAL HD! Mutlaka her evde bulunmali ve herkes karsisinda hergün en az 4 saat oturmaliki, nasil yasanmasi gerektigine dair bilincalti talimatlar yüksek cözünürlükte daha net algilanabilsin. Yasasin teknoloji ve zihin kontrol sistemleri, bunlar olmasa koyunlar nasil zaptedilebilirlerki! Bol bol losyon, dis macunu, sivi yaglar, ekmek, aspirin, viagra, makyaj, parfüm gibi seyleri kullanin! Hicbirinide sorgulamayin, cünkü hepsini size doktorunuz veya gizemli bilim adamlari tavsiye ediyor ve onlar sizin icin zaten düsünüyor. Sadece calisin ve verginizi ödeyin, gerisini bilen kisiler zaten yapar. Ha arada birde efendinizin topragini savunmak icinde ölüme kosun. Neden bunca savas oluyorda hicbir ülke digerini ele gecirip topraklarina katmiyor diyede sormayin. Zannedinki sadece petrol ve para icin! Soykirim kesinlikle gündem disi birsey!
Insan düsünen bir varliktir, koyun ise itaat eden!
Illuminatiyi seviyorum ve Yeni Dünya Düzeninide sonuna kadar destekliyorum. Düsmanini tanimak icin onu sevmelisin!
NEE?!! YANI INANDIGIM HERSEY YALANMIIIII?????!!!
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder