8 Mart 2012 Perşembe

Insanlarin Pasakliligi ve Temizlik Anlayisi. Saglik


Merhaba Moronlar,
Karsinizda "setiturkish" ten bir baska yazi. Bu tip "uyandirici" yada "düsündürücü" yazilari yayinlamaktan cok hoslaniyorum. Umarim diger okuyuculardanda bu tip yazilar gelmeye baslar ve bilgilendirme bir ortak alana tasinir! Yorumlarim parantezde (italic) bicimdedir. Tabi bunca bilgiye karsi benimde birseyler eklemeden durmam imkansiz olur.
----------------------------------------------------------------
PASAKLI İNSANLAR
İnsanlar neden hep kirli, pasaklıdır. Neden hep temizlenmek zorundadır. Haftada 2 defa duş almadıgınızda kötü kokular yaymaya başlarsınız, dişlerinizi 2 gün fırçalamadıgınızda ağzınız kokmaya başlar, elinizi yüzünüzü 1 gün yıkamasanız kirli olduğunuz cok belli olur. Kendi iyiliğiniz için sandığınız, çeşitli ilaçlar kullanmak zorunda olduğunuzu düşünürsünüz, belli yaşlarda, belli mevsimlerde, grip salgınlarında, hayvan ısırmalarında, bocek sokmalarında hep bir ilaç, aşı kullanmak zorunlulugu hisedersiniz. Saçlarınızı ph dengeli şampuanla yıkamazsanız kepek oluşacagını, mat gözükeceğini sanırsınız.
Cildinize çeşitli (zeytin yagı özlü, badem özlü vs.) losyonlar, kremler ile bakım yapmak zorunlulugu hisedersiniz aksi halde cildinizin kuruyacagını, kırışıkların artacagını, canlılıgını yitirecegını sanırsınız. Yukarıda saydıklarım ve böyle yaşantı sürmeniz doğaya aykırı desem ne düşünürdünüz? Evet doğa bunu kabul etmez, böyle bir yaşam sürmeye çalışan asalak beyinsizleride kendi içinde yok eder. Biraz doğaya baksanız bunu tüm çıplaklıgıyla göreceksiniz. Hayvanlar losyon kullanmaz, diş macunu kullanmaz, sampuan, sabun çeşitli kimyasallar kullanmazlar ve her zamanda temiz ve bakımlıdırlar. İlaç kullanmazlar ve insanlar gibi hastalıklara maruz kalmazlar, doğa kanunudur bu doğaya karşı gelemezsin,meydan okuyorsan kaybedecek sensin. (Yalaktan icen hayvanlar yada hergün temizlenmemis kaplardan su icen kedi köpeklere neden birsey olmuyorlar? Bagisiklik sistemi pratik ister!)

Ve hayvanlar hakkında şöyle diyecek kişiler vardır ’’onlarda bakım, temizlik yapar canım, kediler sürekli tüylerini yalar’’ böyle cümle kuranlara gülmekten başka bir şey yapamıyorum. Gerçek şu ki kediler evet tüylerini yalar bu temizlenmek istiyor anlamına gelmez, tüylerini yalamalarının sebebi ihtiyac duydukları D vitaminin tüylerinde oluşması, hem temizlenmek sizin anlayışınızda aklınıza anti bakteriyal sıvı sabunlar getirmiyormu? Madem yalanarak temiz kalınabiliyor elinizi ayagınızı yalayın o zaman, muuhahhaha. Kullandığınız doğaya aykırı maddeleri bırakmadığınız sürece pasaklısınızdır, bunu unutmayın. Hem bak tavşan tüylerini yalamaz, tıpkı diğer bütün hayvanlar gibi o da tertemiz kalabiliyor.

Yine bir örnek maymunlar, maymunlar birbirlerinin tüylerini kontrol eder, böcek, larva bit pire arar bu onların temizlenmek için biliçli bir şekilde hareket ettiği anlamına gelmiyor, böyle oldugunu düşünmek akılsızlıktan, cahillikten başka bir şey değildir, bu davranışları onların dilinde seni aileden biri olarak görüyorum, seninle ilgileniyorum manasındadır. Eger bir maymun türüyle insan uzun bir süre birlikte yaşasa sizede davranışı farklı olmayacaktır. Bir çok belgeselde bunu görmüşünüzdür.
Ve bitkiler, bitkilerde tıpkı hayvanlar gibi herhangi bir kimyasal temizleyiciyi kullanmazlar hatta kullanmaları onları öldürür. Onlar hep temiz ve bakımlıdırlar çünkü doğanın kanunlarını bilirler ona göre yaşamlarını sürdürürler. Pis diye tabir ettiğimiz çamurdan, bataklıktan inanılmaz güzellikte canlılar doğar ve hiç ilaçlara, aşılara, temizlik ürünlerine ihtiyaç duymadan güzellikleriyle büyülerler.
Artık kafanızda kıvılcımlar oluşmaya başladımı, tekrar insanlara dönecek olursak hala dünya üzerinde, sizin bir türlü kullanmayı bırakamadığınız ürünleri kullanmadan, kola içmeden, aşılarını olmadan, diş macunu kullanmadanda yaşayabilen insanları görürsünüz. Bu insanlar veya kabileler toplumdan uzak, keşfedilmemiş bölgelerde karşımıza çıkabiliyor.
En son Brezilya-Peru sınırına yakın Acre eyaletinin ormanlık bölgelerinde ‘’dünyadan bihaber’’ bir kabile keşfedildi. Bu kabilenin dikkat cekici yönü, bireylerin cok sağlıklı olması, dişlerinde herhangi bir çürüğe rastlanmamış olması. Eeee şaşılacak olay tabi, insan nasıl olurda macun kullanmadan dişlerini saglam tutabilir değilmi, nasıl olurda aşı ve ilaçlar kullanmadan, chek-up yaptırmadan saglıklı kalabılır degilmi?
Size öğretilenleri unutun, silin kafanızdan. Sadece doğayı izlemiz ve doğa kanunlarına göre haraket etmeniz, sizi doğru yola götürecektir, işte o zaman insan olduğunuzun farkına varacak, evrendeki yerinizi anlayacak, enerjinizi kontrol edebileceksiniz.
--------------------------------------
Mükemmel bir yazi..... Bende bunun üzerine yine biraz eklemelerde bulunmak isterim.
Daha önceki bir yazimda, illuminatinin sürekli bagimlilik komplosunu izah etmistim. Örnegin bugün dis macunu kullanimi "medeni" sehirlerde cooook yaygin, sanki hayatin bir parcasi ve olmazsa olmaz diye bakilan birsey. Peki hic icinizden biri macunun arkasindaki "icindekiler" yazisini inceleyip, bunlarin ne oldugunu sormayi denedimi? 

Aqua = (Su) ucuzdur ve tüpte yeterince yer kaplar
Sodyum Florid = Cürümelere karsi kullanilan toksik madde
Sulandirilmis Silika = Asindirici (Taslara karsi, ancak dis katmaninida asindirir)
Sorbitol = Nemlendirici (Agizdaki kurumaya neden olur, buda bir süre sonra kokuya sebep olur)
Trisodyum Fosfat = Dezenfektan, pH dengeleyici (Herkeste ayni dengeyi sagladigi mechul, sadece 78 denege göre söylenen bir sey)
Sodyum loril sülfat = Deterjan, köpürür (tadi igrenctir)
Xantham Sakizi = Koyulastirici, macunlastirir
Tadlandirici = Deterjanin igrenc tadini kapatmak icin
Titanyum Dioksid = Beyazlatici (Kutuda kisa bir süre icin olduguda belirtilir, yani bir ilüzyon)
Carbomer 956 = Koruyucu, bakterileri öldürür (agizdaki tüm yararli ve zarali bakterileri yok eder, atom bombasi etkisi yaratir)
Sodium Sakarin = Tadlandiricinin bir baska adi
FD&C Blue No.1 = Renk verici

Birde su uyari amblemine bir bakalim:
Uayi: 6 yasindan kücük cocuklarin ulasamayacagi yerde saklayin. Eger tavsiye edilen miktardan fazlasini yutarsaniz, medikal yardima basvurun yada hemen Zehir Kontrol Merkezini arayin! (Yani aslinda 6 yas alti cocuklarin dislerini fircalatmamak gerekir gibi bir uyari bu!)
Eger kullanma talimatini okursaniz, bezelye yada nohut tanesi kadar kullanin yazar. Ancak eger Reklamlara bakarsaniz firmalar hicde tavsiyelerini uyguluyor gibi görünmüyorlar. Sizce bu kadin tavsiye edilen miktarin kac katini fircaya koyuyor? Yani bu miktardakini yutarsaniz zehirlenme ihtimaliniz var demek! Dis macunlari kullanildigindan beri dünya genelinde dis cürükleri ve cocuklarda geri zekalilik artmaya basladi. Cünkü bu tip toksik maddeler insan metabolizmasini negatif olarak etkileyen bircok bilesene sahipler. Dis Fucktorlari (Artik doktorlara Fucktor diyorum) size "söyle kullanin", "su markayi alin" diye anlata dursunlar, onlarinda birer ecza endüstri kölesi oldugunu unutmamaniz gerektigini hatirlatayim. Sorun bakalim dis macunu üreten kimyagerlere acaba onlar kendi ürünlerini kullaniyorlarmi diye? Yilan kendini sokarmi? Zehirlenme dil altindaki algilayicilar sayesinde vücuda  daha hizli yayilir. Bu sayede vücutta olusan bircok hastaligin kökenini bulmakta zorlasir. Yani endüstri sizi temel bir temizlik ürünü ile bagimli kilar ve sizi bununla yavas ve derinden hasta eder. Sizde hastalandikca doktora ve onun ecza endüstrisinin verdigi "semptom dindirici" ilaclara (toksik) bagimli kalirsiniz. Doktorlar okulda "belirti+semptom=hastalik=ilac" formülü ile egitim alirlar. Dikkat ederseniz, size belirtilerinizi sorarlar ve cogunlukla "tamam iste, suyun var" deyip receteyi yazmaya baslarlar. Tahlil yada diger arastirmalara gerek görmeden bir günde olabildigince cok visite yapip hastanenin ve ecza endüstrisinin talimatlarini yerine getirir. Yani doktorlar Patronlaini memnun etmek icin ugrasirlar, hastayi degil! Doktorlar sürekli olarak ecza endüstrisi tarafindan yeni cikan ilaclari kullanmaya ya tesfik edilirler yada buna zorlanirlar, iste buda onlari sistemin birer kölesi kilar! Nokta.
Ilaclarin kullanma talimatlarina bakin, bir tanesi dahi "yan etkisi yoktur" demez, cünkü kullanilmakta olan kimyevi bilesenler insan biyolojisi ile uyusmamaktadir. Bircok ilacin ise söylenen etkisinden cok yan etkisi ecza firmasini ilgilendirir. Cünkü semptomlarin azalmasi ile hasta iyilestigini düsünürken, yan etkilerden dolayi olusan yeni bir hastalik, kisiyi eczaya bagimli kilar ve bu döngü böylece devam eder, taki hasta (müsteri) geberene kadar. Örnegin Viagra kalp rahatsizliklari icin üretilmisti fakat yan etkisinin erkeklerde ereksiyona neden olmasi ile ilac bir anda "kus kaldiran" olarak satilmaya baslandi! Ereksiyon aslinda "yan etkisi" idi!!! 
Haftada bir kullanarak disler beyazlatilir. Geriye kalan zamanda ise disler sadece su ile fircalanirsa temizlik yinede saglanir, tipki "ilkel" kabile topluluklarinin yaptigi gibi. Fircaya dahi sahip olmayanlar isaret parmagi ile bu islemi gerceklestirirler. Parmak izleri disler üzerindeki fazlaliklari "cek pas" gibi temizler, bunu denerken cikan gicirdama sesindende anlamaniz mümkün.
Örnegin sigorta sadece amalgan dolguyu öder ve beyaz dolguyu "lüks" olarak gösterip hastanin kendisinin ödemesi gerektigini söyler. Yani parasi olmayan amalgan dolgu yaptirmak zorunda kalir. Amalganin en önemli bileseni civadir ve buda toksik bir maddedir. Dis üzerinde kaldigi sürecede dis sinirleri vasitasi ile vücudu yavas yavas zehirler, bas agrilari ve kan rahatsizliklarina neden olur. Buna kisaca bilincli yok etme teknigi denir. Yani insanlarin uzun süre yasamasina izin vermeyerek A) Sigorta sistemine köle etmek, B) Emekli olamadan yada 70e dogru ölmelerini saglamak. Böylece nüfus kontrolü saglanmis olur. Dünya genelinde verilen ölüm rakamlari gercekten rakam olarak sadece savaslarda ölen insan sayisi olarak verilir, fakat hastliktan ölen insan sayilari sadece yüzdesel istatistiklere bagli olarak aciklanirki millet "oha be, bu ne yaaa" diyemesin. Kalp rahatsizliklari ve kanserden ölen insan sayisi yilda 100 milyonlari bulmakta ancak bu rakam hicbiryerde resmi olarak aciklanmamaktadir! Kanser haftalari yada reklamlarla "farkindayiz, yenecegiz" gibi sloganlar kullanilir ve uzmanlarin birsey yaptigi zannedilir. Bugün bir dokunmatik ekranli telefon yapan bir dünya teknolojisi nasil oluyorda halen kanser gibi bir hastaliga care bulamiyor diye soran olmuyor, cünkü herkes halen "umutla" bekliyor. Beklesinleeeer.... beklerkende ölsünler.. Sistem bu, yani sunulan sistemi kullanan ölmeye mahkumdur. TV de cikan bir iki "kanseri yendi" haberi geriye kalan %70lik ölüm oranini pek düsürmüyor! 
Vallaaaaaa..... :P
Birde su koltuk alti deolari yokmu...... Bu deolari kullandiginiz sürece kokmaya devam edersiniz, cünkü icindeki bilesenler koltuk altindan atilmasi gereken diskilarin deri altinda sikismasina neden olur ve buda yag artisini tetikler. Artan yag ortaminda ise zararli bakteriler cogalmaya baslar ve buda kötü kokuya neden olur. Koku arttikcada millet deoya saldirir. Yani sonu gelmeyen bir döngüde yine endüstrinin tuzagina düsmüs olurlar. Tipki dudak nemlendirici kullanmaya basladiktan sonra dudaklarin dahada kurumaya baslayarak bu tip "lip stick" lere bagimli kalmak gibi. Kuru dudaklar yeterince tükürükle islatilirsa sorun giderilir. Yeterince (saf) su tüketen herkes tükürük üretir. Tükürügün anti bakteriyel etkisini halen bilmeyen bircok insan var. Ufak tefek yaralari yalarsaniz kanamanin cabucak durdugunu görürsünüz, tipki hayvanlarin yaptigi gibi, bu size doganin verdigi bir özellik! 
Makyaj endüstrisine bir bakin... Eger makyaj kullaniyorsaniz, makyaj silicide kullanmalisiniz, sildikten sonrada nemlendirici bir kreminiz olmali, belkide haftada birde peeling yapmalisiniz, tüm bunlari kullanirken pamuk pad lerde olmali, göz altina su losyonu, yanaklara bu losyonu, alina su losyonu kullanmalsiniz. Gördügünüz gibi bir tanesi ile baslamaniz digerlerinide almaniz icin sizi zorluyor ve böylece bir endüstri kölesi oluyorsunuz. Ayrica makyaj yaparak gercek benliginizi geri planda sakliyorsunuz ve bu olay irandaki kadinlarin yüzlerini pece ile saklamasindan hic farkli degil! Yüz ha pece ile saklanmis ha boya ile, sonucta gercek yüz arka planda kalmakta ve kadin asla gercek benligini tam olarak sunamamaktadir, hatta cogu bu aliskanliklarindan dolayi gercek benliklerini göstermekten cekinmektedirler. Yani "cok yapmam, biraz allik, biraz rimel falan" diyen dahi ayni dilemadadir. Bu isin azi yada cogu yoktur, bir kere baslayan bir daha birakamaz. Cünkü kadinlar o "ulasilamayan" güzellige sahip olmayi isterler ki böylece etraftaki diger kadinlarla boy ölcüsebilsinler. Kim o "ulasilamayan" güzellige daha yakinsa ona göre en iyi erkegi kapma sansi artar. Bununda farkinda olan endüstri bu silahini reklam yada filmler yolu ile kadinlarin kafasina isler.
Ikisindede "gercek yüzü" göremiyorsunuz!
Bu tip ulasilamayacak güzellikler sadece DÜZMECEDIR (Dijital Islem). Ne böyle bir kadin var nede böyle olabilme ihtimali! Kendinizi kandirip servetinizi bu ürünlere yatirmayin.
Vücut %70 sudan olusuyor, yani temel ihtiyac sadece SU! Dislerinizi su ile fircalayin, koltuk altlarinizi sadece su ile temizleyin. Tras olurken killari su ile islattiktan ve bir dakika sonra su takviyesi ile kesin. Suyu emen killar yumusar ve kesilecek kivama gelir. Tras köpüklerini suan izah bile etmek istemiyorum, sadece icerigini okuyun. Yani kisaca gereken en önemli sey sadece SU ve vücudun kendi elementleri. Basit, ucuz ve saglikli. Deo yu birakmaya calisanlara sunu belirteyim, ilk 2 ay kokma olmaya devam edebilir, bunun sebebi vücdun bu bilesenlere bagimli olmasidir. Ancak iki ay sonra rahatsiz edici hicbir koku kalmaz, cünkü vücut dogal olarak deri üzerinde nefes almaya baslar. Bu isleme kisin, terlemeyeceginiz bir zamanda baslarsaniz en iyi sonucu alirsiniz ve les gibi kokarak etraftakileri kacirmazsiniz! Kullandiginiz ürünler eger alkol iceriyorsa hemen cöpe atin, cünkü bunlar en bagimli yapan ürünlerdir. 
Vücutlari kadinlarin tek kapitalleri oldugu icin bu tip uyarilari cogunun dikkate almayacaginin farkindayim ancak bilgi bilgidir! Hayatta bol sanslar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder